Nöbetçi Eczaneler
CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’ya sıkıntı yanan Sivas Hafikli buğday üreticisi, “Şu an 1 milyon masraf etmişim, 600 bin lira kıymet çıkarıyor. Ben 400 bin lirayı cebimden mi ödeyeceğim? Emeğimi boş verin. 400 bin lirayı cebimden ödeyeceğim. Bankalar şu anda aramaya başladı. Bir ay dediler, bir buçuk, iki ayda para yatıyor. Parasını geçtim, eserimiz geçmiyor ki paramızı alalım. Yazıklar olsun. 21 sene AK Parti’ye bütün ailemle oy verdim. Bu milleti bu kadar perişan etmesine gerek yok. Oyum haram zıkkım olsun hepsine. Vekilim gelmese AK Parti’den gelen yok. Bir gel vatandaşın kederini sor, soruştur. Artık ekmiyoruz, üretmiyoruz” dedi. Karasu ise, “Bir kilo buğday bir bardak çay etmemektedir. Çiftçimiz borcunu ödeyememekte, eserini satamamakta, tarlasını yine nasıl ekeceğini kara kara düşünmektedir” açıklamasını yaptı.
CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Hafik Ziraat Odası Lideri Osman Karakaş ile Hafik’teki süreksiz Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) ziyaret etti. Buğday üreticilerinin kaygılarını dinledikten sonra açıklama yapan Karasu, şunları söyledi:
“ÇİFTÇİMİZ BORCUNU ÖDEYEMEMEKTE, ESERİNİ SATAMAMAKTA, TARLASINI TEKRAR NASIL EKECEĞİNİ KARA KARA DÜŞÜNMEKTEDİR”
“Sivas’ta hasat periyodunun başlamasıyla birlikte çiftçimizin de sıkıntısı başlamış durumda. Bir aydır hasadını gerçekleştirmeye çalışan çiftçimiz; bilhassa buğday satma noktasında önemli problemler ve düşünceler yaşıyor. 19 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiş olduğumuz kanun teklifinde Sivas bölgesinin ağır yağış aldığını ve ekinlerimizde pas hastalığı oluştuğunu söz etmiştik. O periyot hiçbir tedbir almayan yetkililer bugün çiftçimizi ne yazık ki ofisin kapılarında süründürmektedir. Çiftçimiz bir yıllık emeğinin karşılığını bu yıl açıklanan fiyatlar çok düşük olmasına karşın, girdi maliyetlerine rağmen gerekli artırımlar yapılmamasına karşın ofise verememektedir. 8 liraya buğdayını satamayan çiftçimiz 4 buçuk liraya, 4 liraya tüccara buğdayı satmak zorunda kalmaktadır. Bir kilo buğday bir bardak çay etmemektedir.
Çiftçimiz borcunu ödeyememekte, eserini satamamakta, tarlasını tekrar nasıl ekeceğini kara kara düşünmektedir. Bir an evvel geçen yıl nasıl standart dışı alım yapıldıysa, geçen yıl ofis tarafından nasıl bu eserler alındıysa şimdide hemen, vakit geçirmeden çiftçimizin bu sıkıntısının giderilmesi gerekmektedir. Sivas’taki çiftçimizin bu sorunu giderilmediği takdirde çiftçimizin bir daha tarlasını ekecek durumu kalmamıştır. Mazotun 40 TL, gübrenin 20 bin lira olduğu bir periyotta 4 liraya buğday satmak vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır. Ofislerin duvarında, ‘Ofisler çiftçinin kara gün dostu’ yazmaktadır. Bugün çiftçinin yanında olmayan ofislere esasen kaliteli buğday üretildiğinde, çiftçinin de ofise gereksinimi olmayacaktır, yoktur. Buğdayın kepekten daha ucuz fiyata satılması vicdanlara sığmamaktadır.”
“BU SENEYİ ATLATTIK, YENİ ESERİ NASIL EKECEĞİZ? SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇİFTÇİLİĞİ NASIL YAPACAĞIZ”
Hafik Ziraat Odası Lideri Osman Karakaş ise şunları söyledi:
“Biz her gün burada ofiste bir sürü şikayet alıyoruz. Standart dışı buğdayı almasını kaç sefer lisana getirdik. Bölgemizin milletvekillerinin hepsini aradık. Aradık lakin hiçbirine ulaşamadık. Geldik, gittik, rapor halinde bildirdik. Standart dışı buğdaylarımızı alın, bir kilo buğdayımız bir çay parası, bir ekmek parası etmiyor. Kimi aradıysak kederlerimize deva bulamadık. Ofis vakti mahsulünü satarken çiftinin kaygılarına deva bulmayan milletvekillerinden, bizim sözlerimize, şikayetlerimize deva bulmasını istiyoruz. Bir an evvel tahlil istiyoruz. Bu milletin malının alınmasını istiyoruz. Ucuz olsun ancak devlet alsın. Bölge milletvekillerimizin hangisini ararsak arayalım karşılık vermiyorlar. Verseler de bir deva bulmuyorlar. Cumhurbaşkanımıza buradan sesleniyoruz; bu milletin kaygısına deva bulsunlar. Kaç kilo buğday satıp bir litre mazot alacağız? En berbat vakitlerimizde bile 3 kilo buğday sattığımızda bile bir litre mazot alıyorduk.
Bu seneyi atlattık, yeni eseri nasıl ekeceğiz? Sürdürülebilir çiftçiliği nasıl yapacağız? Beş tane milletvekilimiz var, dördü nerede? Tarım vilayetteki mühendisler ne duruyorlardı bu kadar hastalık vardı? 300’e yakın mühendis var. Hangi hastalığın ne kadar ziyan getirdiğini kime söylediler? Tarım vilayetteki ve ilçedeki mühendislerin hiçbiri vazifesini yapmıyor. Arazinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bu türlü bir eserin zayıf olacağını biliyorlardı da neden bizi uyarmadılar? Geçen sene 7 bin küsur liraya buğday alındı, 4 bin 300 liraya fabrikalara verdiler. Artık de 6’ya alsınlar bin lira devletten dayanak versinler. Yazıktır bu millete. İnsanın vicdanı sızlıyor, Allah’tan korkar insan. Bu millet borcunu ne ile ödeyecek? Mazot parasını neyle ödeyecek? Kirayı neyle ödeyecek?”
“21 SENE AK PARTİ’YE BÜTÜN AİLEMLE OY VERDİM. BU MİLLETİ BU KADAR PERİŞAN ETMESİNE GEREK YOK”
Buğdayının TMO tarafından alınmadığını söyleyen bir çiftçi ise şu sözlerle Karasu’ya keder yandı:
“Geçen yıl buğdayımız birinci sınıf olarak geçiyordu, şu an buğdayıma ‘geçmez’ diyor. ‘Dağı taşı ekin’ diyordunuz şu anda niçin bu mahsulümü almıyorlar? Bin dönüm arazi ekiyorum. Şu anda satacağım eser 600 bin lira para tutuyor. 600 bin liraya ben 1 milyon masraf etmişim. Nasıl ödeyeceğim borcumu? Bankalara borcum var, ‘dağı taşı ekin’ diyorlardı, hani alan yok. Işık üzere buğday geçmiyor. Buğdayım geçmedi 15 bin lira masraf ettim köyüme geri götürmek zorun da kaldım. Tüccar benim buğdayıma 4 buçuk lira yazıyor. 15 bin lira nakliyeye verdim geri götürdüm zira maliyeti bile değil.
İki traktörüm var, iki ay boyunca traktörün üzerinden inmedim. Gece gündüz ekinimi ektim. Şu an 1 milyon masraf etmişim, 600 bin lira paha çıkarıyor. Ben 400 bin lirayı cebimden mi ödeyeceğim? Emeğimi boş verin. 400 bin lirayı cebimden ödeyeceğim. Bankalar şu anda aramaya başladı. Bir ay dediler, bir buçuk, iki ayda para yatıyor. Parasını geçtim, eserimiz geçmiyor ki paramızı alalım. Yazıklar olsun. 21 sene AK Parti’ye bütün ailemle oy verdim. Bu milleti bu kadar perişan etmesine gerek yok. Oyum haram zıkkım olsun hepsine. Bizim kederimizle kim ilgilenecek? Vekilim gelmese AK Parti’den gelen yok. Bir gel vatandaşın kaygısını sor, soruştur. Artık ekmiyoruz, üretmiyoruz.”