Nöbetçi Eczaneler
Başarılı atlet Serap Özçelik Arapoğlu Ekim ayında düzenlenecek olan Dünya Şampiyonası öncesinde Demirören Haber Ajansı’nın (DHA) sorularını yanıtladı.
“KARATE BİR ERKEK BRANŞI OLARAK BİLİNİR LAKİN AİLEM ASLA O DENLİ DÜŞÜNMEDİ”
İlk olarak spor hayatına bir arkadaşının tavsiyesi üzerine başladığını lakin bunun öncesinde spora yeteneğinin olduğunu söyleyen Arapoğlu, “Cimnastiği çok seviyordum aslında, bu branşla uğraşmayı da istiyordum. Daha sonrasında konutumuzun yakınlarında bir kulüp olmadığı için ne yazık ki ilerleyemedim. Sonrasında bir arkadaşım sayesinde karateye yazıldım. Benim aklımda hiç yoktu. Mevzuyu aileme açtım. Ailem de en başından itibaren daima bana dayanak oldu. Karate bir erkek branşı olarak bilinir ancak ailem asla o denli düşünmedi. Bana daima takviye oldular” sözlerini kullandı.
“BİR SPORTMEN İDOL OLARAK BİRİSİNİ GÖRMEMELİ, KENDİ İDOL OLMALI”
Kendisinin spora başladığında birinci olarak bir idolü olmadığını belirten Arapoğlu “Sosyal medya o vakitler çok gelişmediği için kim daha başarılı, kim idol olarak görülür üzere mevzuların çok farkında olamıyorsunuz. Ne yazık ki kendime idol olarak gördüğüm bir atlet olmadı. Lakin muvaffakiyetini taktir ettiğim, tekniğini çok beğendiğim sportmenler olağan ki oldu. Lakin ben daima şunu söylerdim ‘aslında bir atlet idol olarak birisini görmemeli, kendi idol olmalı.’ O yüzden ben de bunu başardığıma inanıyorum. Şu an yaş prestiji ile karatenin en tecrübeli ve hala faal olarak devam eden sporcusuyum” diye konuştu.
“İSTİKLAL MARŞI’NI OKUTMA TUTKUSU ÇOK BÜYÜK BİR GURUR”
2015 Bakü Avrupa Oyunları’nda Türkiye’ye birinci altın madalya getiren ulusal sportmen, “Avrupa Oyunları’na kota alınarak gidiliyor. Avrupa’nın en yeterli 8 atleti orada olabiliyor. Ben orada finale kaldım ve altın madalya aldım. Birden basın ordusu gelmişti. Ne olduğunu anlayamamıştım. Ben yalnızca finali kazanmak istiyordum. Lakin oyunlar tarihinin birinci altın madalyasını kazanmışım, bunu orada öğrendim. Daha sonrasında bunun ne kadar değerli olduğunu anladım. Başarıyı kazandıktan sonra anladım. Birinci Avrupa Oyunları’nda birinci altın madalyayı kazanmak benim için büyük bir gurur oldu” halinde konuştu.
Türkiye’yi temsil etmenin tartısını omuzlarında hissettiğini de vurgulayan başarılı sportmen, “Her milletlerarası ulusal kadro karşılaşmalarında bu sorumluluğu omuzlarımıza alıyoruz. Lakin Bakü’de düzenlendiği için hiç yabancılık çekmedik. Azerbaycanlı arkadaşlarımız bizi çok desteklemişlerdi. Hatta ben onların sportmenini yenerek kümeden çıkmıştım. Ona karşın beni finalde desteklemişlerdi. Gittiğimiz her karşılaşmanın sorumluğu çok fazla zira sen bir bayrağı temsil ediyorsun ve onu layık olduğu yere getirmek istiyorsun. Bazen bunu başarabiliyorsun, bazen de başaramıyorsun. İstiklal Marşı’nı okutma tutkusu çok büyük bir gurur olduğu için daima onu yaşamak istiyorsun. Biz de bu sorumlulukla ilerliyoruz” tabirlerine yer verdi.
SON 7 SANİYEDE GÜMÜŞ MADALYA
2020 Tokyo Olimpiyatları’nda son 7 saniyede rakibine yenilerek gümüş madalya kazanan 35 yaşındaki sportmen, “Tokyo Olimpiyatları’nda karate branşı birinci defa yer almıştı ve son kere olmuştu. Bir kere bahtımız vardı. Ben oraya dünyanın bir numarası ve en favori sportmen olarak gitmiştim. Birinci karşılaştığım rakibimle kota karşılaşmasında sayısız kere karşılaşmaya çıktık. 5-2 öndeydim ve son 7 saniye vardı. Ben, olağan koşullar altında öndeyken çok rahat hareket edebilen bir sporcuyum. Ancak orada bir rehavete kapıldım ve son saniye rakibim 3 puanlık bir teknikle beni yendi. Orada nitekim hezimete uğradım. Çok üzüldüm. Zira onun için çok çalıştım. Gayem orada şampiyon olmaktı. Tek eksik madalyam oydu. Tahminen çok istediğim için kendime çok gerilim, korku, baskı yaptım. O yüzden istediğim performansı olimpiyatlarda sergileyemedim. Herkesin ‘altın madalyamız geliyor’ yorumlarına maruz kalmıştım. Bedensel olarak çok uygun hazırlandım ancak zihinsel olarak eksik kaldım” dedi.
“BİR SPORCUYU GÜMÜŞ MADALYA KADAR ÜZEN DİĞER BİR ŞEY YOK”
Son olarak İspanya’da düzenlenen 58. Avrupa Karate Şampiyonası’nda da gümüş madalya kazan Arapoğlu, “Avrupa Şampiyonası’nda da son 3 yılın finalistiyim. 2 altın madalya kazandım. Bu sene gümüş madalya oldu. Burada da tekrar son 7 saniye kala rakibime kaybettim. Bu sefer fizikî olarak üstündüm ama orada da atak mı yapsam yoksa berabere bırakarak hakem kararına mı gitsem diye düşünüyordum. O sırada bir boşlukta bulundum. Sonrasında maçı kaybettim. Daha sonrasında tekrardan Avrupa Oyunları’na gitmeye hak kazandım. Avrupa şampiyonluğunda büyükler branşında 6 altın ve 2 gümüş madalyam var. Ama bir sporcuyu gümüş madalya kadar üzen öbür bir şey yok. Zira kaybederek ikinci oluyorsunuz, üçüncü olsanız kazanarak bronz madalyayı elde ediyorsunuz. Gümüş madalya teselli oluyor” diye konuştu.
“BAYRAĞIMIZI GÖNDERE ÇEKMEK İSTİYORUM”
Budapeşte’de Ekim 25-29 tarihleri ortasında dünya şampiyonası olduğunu ve ona hazırlandığını söyleyen ulusal karateci, “Geçen hafta Türkiye şampiyonamız oldu. Orada 1. olarak şampiyonaya katılmaya hak kazandım. Şu an sıfırdan başlayarak en uygun motivasyonla, en uygun idmanla hazırlanmak istiyorum. Dünya şampiyonası iki senede gelen bir fırsat. Bunu en düzgün halde değerlendirmem gerektiğini düşünüyorum. En büyük gayem, hayalim olan altın madalyayı kazanmak. Onun için çalışıyorum. Bazen çok küçük ayrıntılar sonucu belirleyebiliyor. O yüzden sağlam bir formda hazırlanıp baş olarak rahat bir halde oraya gitmek ve bayrağımızı göndere çekmek istiyorum” tabirlerine yer verdi.
“YENİLDİĞİM MAÇLARI DA UNUTAMIYORUM”
Birçok muvaffakiyete ulaşan başarılı sportmen, yaşamış olduğu en unutulmaz karşılaşmaları ise şöyle anlattı;
“İlk sefer altın madalya kazandığım Avrupa Oyunları benim için unutulmaz bir turnuvaydı. Bir de 2014 Dünya Şampiyonu olmuştum. O atmosferi de asla unutamam. Lakin ben yenildiğim maçları da unutamıyorum. Mesela Tokyo Olimpiyatları karşılaşmasını asla unutamam. Kimileri hoş bir biçimde, kimileri ise unutmak istediğim bir halde hafızamda.
Bazen maçtan evvel fizikî olarak kendimi çok makûs hissedebiliyorum, lakin karşılaşmaya çıktığımda tam aykırısı bir performans sergiliyorum. Ummadığımdan çok üstün bir muvaffakiyet sergileyebiliyorum. Bazen de bedenim çok yeterli olduğunda hiçbir şey yapamıyorum. O nedenle fizikî halim karşılaşma içerisinde değişebiliyor. Birçok muvaffakiyet elde ettim ama şu ana kadar yaşadığım birçok fizikî ve ruhsal durumların hepsini olimpiyatlarda yaşadım.”
“AMELİYAT OLSAYDIM TAHMİNEN SPOR HAYATIM BİTECEKTİ”
Birçok muvaffakiyet elde etmesine karşın ağır sakatlıklar da yaşayan ulusal karateci, “Karate branşında yumruk, tekme ve judo hareketleri kullanıyoruz. Ben çok tekme kullanan bir sporcuyum ve 2014 yılında kalçam çıkmıştı. Bana muhakkak ameliyat olman gerektiği söylendi. Lakin sonrasında diğer bir tabip ile görüştüğümde yeterli bir tedavi ile ameliyatsız bu süreci atlatabileceğimi öğrendim. Şayet ameliyat olsaydım tahminen spor hayatım bitecekti. Zira kalça ameliyatı sonradan düzelmesi çok sıkıntı bir ameliyattır. O periyodu ameliyatsız atlatarak hala faal olarak spora devam ediyorum” dedi.
“YAŞADIĞIM TECRÜBELERİ, DENEYİMLERİ ATLET KARDEŞLERİME AKTARMAK İSTERİM”
Şu an etkin olarak vücut eğitimi öğretmenliği de yapan Arapoğlu, spor hayatından sonra tecrübelerini aktarmak istediğini belirterek, “Yıllarımı karate branşına verdiğim için yaşadığım tecrübeleri, deneyimleri atlet kardeşlerime aktarmak isterim. Bu yüzden natürel ki antrenörlük yapmak isterim. Zira uğraşa çıktığın vakit yaşadığın gerilimi, korkuyu en yeterli yaşayan bilir. Yaşayan bir örnek olarak bunu da atletlere aktarmak isterim. Lakin öğretmenliği de çok seviyorum. Benim için başka bir pencere. Orada çocuklarla güç topluyorsun, öbür tarafta karşılaşmayı bıraksan da hala o hisleri yaşayacaksın. Benim için ikisi de tamamdır” diye konuştu.
“BAŞARDIĞIN VAKİT YENİ BAŞLIYORSUN”
Son olarak genç atletlere da tavsiyelerde bulunan tecrübeli sportmen, “Şimdiki geçlere şunu söyleyebilirim; Bazen bir şeyleri çok kolay elde edip, ben başardım sanıp çabucak bırakıyorlar. Aslında başardığın vakit yeni başlıyorsun. Senin o başarını müdafaan gerekiyor. Tahminen bir defa başardığında tesadüf olur fakat bunu birkaç defa başarırsan hakikaten bunu yaptığını kanıtlayabilirsin. O yüzden kendilerine bir maksat koymaları gerektiğini ve o gaye doğrultusunda ne gerekiyorsa o biçimde çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Yalnızca fizikî manada değil, mental olarak da zorluk yaşayabiliyoruz. Bu hususta zorluk yaşıyorlarsa gerekli dayanağı almaları gerektiğini söyleyebilirim. Bir kez ile değil, birkaç kez başardıkları vakit ondan sonra ‘ben bunu başarabiliyorum’ demeleri gerekir” diyerek kelamlarını sonlandırdı.