Nöbetçi Eczaneler
Haber: MEHMET AKGÜN – Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş, Adana’da yurttaşlara seslenirken “Artık riyakar siyaseti ortadan kaldırıyoruz. Yapacaklarımız ortada. Ekonomik olarak hükümetin yapacağı bir şey kalmadı. İki ayda bir bakan değişiyor, iki ayda bir Merkez Bankası değişiyor… Millet İttifakı’nın içerisinde de adeta şampiyonlar ligi olarak isimlendirilecek ekonomistler var. Bizleri kurtarırsa onlar kurtarır. Denenmişi denemekte yarar yok ve inşallah 14 Mayıs’tan itibaren Sayın Genel Başkan’ımızı cumhurbaşkanı seçiyoruz” dedi.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Adana’da GÜZEL Parti Genel Lideri Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu ile birlikte miting düzenledi.
Mansur Yavaş, mitingde şunları söyledi:
“İNSANLARI KUTUPLAŞTIRDIKLARI VAKİT İNSANLARIN GÖZÜ KUL HAKKINI VE ÖBÜR BİR ŞEYİ GÖRMÜYOR”
“İNSANLARA İŞBAŞINA GELİRKEN CENNET VAAT ETTİLER, ŞU ANDA İSE CEHENNEMİ YAŞATIYORLAR”
İş başına geldikten sonra borçları ödedik, bir sürü iş yaptık. Onların da yolsuzluk evraklarını aldık, meydana çıkardık. Savcılığa verdik, 15 Mayıs’ı bekliyoruz. Birçoğu savcılıkta bekliyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir oğluna televizyon, bir oğluna futbol kadrosu almış; herkes bunu seyretti. Nazaran göre de oy verdiler, ‘bizim paramızı nereye harcıyor’ demedi. Tek sebebi nedir? İşte onlar güya muhafazakar ya. Biz neysek? Ankara halkı artık bunları gördü, boşa batırılan paralarını gördü. Yalnızca bir tane dinozor parkına 16 milyar lira yatırdılar. Ankara’ya girerken gördüğünüz kapılara 250 milyon lira para yatırdılar. Ankaralının parasını sağa sola harcadılar, ismine ‘çılgın proje’ dediler. Artık birebiri yok mu Türkiye’de? İşte iktidar, bunların önünü kapatmak için, ‘Bunlar seçilirse alnı secdeye gidip şükür namazı kılanları mı, yoksa şampanya içenleri mi’… Ben de diyorum ki kul hakkı yiyenleri seçmeyeceğiz. Bu kadar kolay. İnsanları kamplaştıranları seçmeyeceğiz. Siz; 2001, 2002’de partiyi kurup siyasete girerken, seçimi kazanırken dediniz ki ‘Bizim kederimiz beşerler. Yokluğu, yoksulluğu kaldıracağız. Biz, bir lokmaya, bir hırkaya talibiz’ dediler. Vakıflar kurdular insanlara yardım yapmak için, sonra o vakıflar yardım toplayan vakıflar haline geldi. Artık, 20 yıl evvel komşularınızdan, tanıdıklarınızdan, iktidarda yönetici olanlara bir bakın. 20 yıl evvel neredelerdi, artık neredeler? 20 yıl evvel nerede oturuyorlardı, artık neredeler? Yani insanlara işbaşına gelirken cennet vaat ettiler, şu anda ise cehennemi yaşatıyorlar.
“AÇLIK VAR DİYORSUNUZ, AZARLIYORLAR. YOKLUK VAR DİYORSUNUZ, AZARLIYORLAR. İTİRAZ EDEN GENÇLERE KIZIYORLAR”
‘Açlık var’ diyorsunuz, azarlıyorlar. ‘Yokluk var’ diyorsunuz, azarlıyorlar. İtiraz eden gençlere kızıyorlar. Yalnızca kendi yakınındakiler iki maaş, üç maaş alsın, rahat yaşasın; kimseyi görmüyorlar. Daha dün internete düştü; bir eski bakan, Turkcell’de 100 bin euro maaş alıyor yıllık. Kızı idare heyetinde, o da eski bakan, 40 bin lira aylık alıyor. Bir öbür çocuğu da Cumhurbaşkanlığı ofisinden tıpkı anda iki maaş alıyor. Hak mı bu? Adalet anlayışı bu mu? Binlerce işsiz gezen genç var. Gençlerin hayallerini yok ettiler. Nasıl yok ettiler? Öğrenciler okuyor, istiyor ki ‘okul bitince işe gireyim’. Lakin daha okurken görüyor ki yanlarında, birtakım iktidara yakın şahısların çocuklarının işleri zati hazır. KPSS’ye gidiyor, sonuç alamıyor. Mülakatta eleniyor. Münasebetiyle gençlerin hayallerini yıktılar. Ben de diyorum ki gençler, talep etme hakkına sahip. Bu gençler de onların gençleri üzere en uygun cep telefonunu kullanacaklar. Hiçbir Allah’ın kulu, ‘Çıkar telefonunu, kaç paralık telefon kullanıyorsun’ diyemeyecek. Zira en uygununa layık. Konutun, otomobilin en güzeline layık. Bunun için yaşıyor, yeterli bir hayat bekliyor. Lakin ne evlenme hayali ne otomobil hayalini geçtik, geçinme kaygısına düşmüşler. Ağzını açanları da azarlıyorlar.
“HUZUR GELDİ, REFAH GELDİ. HİÇBİR BELEDİYE LİDERİMİZ KİMSEYİ AYIRMIYOR, KİMSEYİ ÖTEKİLEŞTİRMİYOR”
Sağlıkçılar diyor ki ‘Çalışma kurallarımız âlâ değil, yurt dışına gideceğiz’, ‘Nereye giderseniz gidin, nankörler’ diyor. Gençler vizeden bahsediyor, ‘Bir vize için bilmem neyini satıyor gençlik’ diyor. Ancak kendi çocuklarını görüyorsunuz; belediyenin bursu ile 200 bin dolar alıyor, orada eğitimini tamamlıyor, geliyor. Dünya onlara hoş. Biz de diyoruz ki artık bunlar geldikleri üzere değiller. Artık bunlar yönetemiyorlar. Yoksul fukarayı da görmüyorlar. ‘Soğan pahalı’ dersen ‘soğan kafalı’ diye hakaret ediyorlar. Sebzecilere, pazarcılara ‘terörist’ diyorlar. Geçen ay da kasapları incelemeye aldılar, o ayın teröristi de kasaplar. Ancak artık de şunu yapıyorlar; kendileri üzere düşünmeyen herkes terörist. Biz de diyoruz ki ‘Dağda 85 terörist kaldı, bitirdik’ diyorsunuz ancak Türkiye’de sizin üzere düşünmeyen herkesi terörist olarak ilan ediyorsunuz. Yanlış bu. Biz, Millet İttifakı’nın belediye liderleri iş başına geldikten sonra belediyelerin nasıl yönetildiğini gösterdik. Huzur geldi, refah geldi. Hiçbir belediye liderimiz kimseyi ayırmıyor, kimseyi ötekileştirmiyor. Münasebetiyle her gün bizi azarlayan, bize akıl veren bir idareye gereksinimimiz yok. Elbette gençler daha âlâ yaşayacaklar. Bu jenerasyon şöyle büyüdü; adeta annelerinden doğarken ellerinde cep telefonu, bilgisayar ile büyüdü. Dünyayı hepimizden daha güzel tanıyorlar. Hasebiyle onlara akıl verip ‘şunu yap, bunu yapma’ diye karışmaktan… Artık bizden akıllı. Yöneticilerin gençlerden akıl almaya muhtaçlıkları var. Aklı olan gençleri azarlamak yerine, akıl vermek yerine onlardan akıl almaya gereksinimleri var. Biz, azar işitmekten bıktık. Millet İttifakı’na oy verenlere ‘illet, zillet’, ağızlarına geleni sayıyorlar. Biz de diyoruz ki Allah 7 buçuk milyar insanı farklı farklı yaratmış. Elbette herkes farklı farklı düşünecek. Herkes tıpkı şeyi düşünmek zorunda da değil. Sizin istediğiniz üzere de düşünmek zorunda değil. Cumhur İttifakı’na da oy verenler başımızın üzerinde, Millet İttifakı’na oy verenler de başımızın üzerinde. Yalnızca şunu söylüyoruz; Millet İttifakı’nın belediyeleri olarak, iş başında geldiğimizde bizlere oy vermeyenlere de eşit hizmet etmek suretiyle, onlara da gönlümüzü, kalbimizi açmak sureti ile nasıl kazandıysak oy vermeseler de onların oylarına da talip olacağız. Bu türlü yaklaşıyoruz.
“BUNLARIN MUHAFAZAKARLIĞI DA MEVSİMLİK”
‘Bunlar şunu bilmez, bunu bilmez’… İnancımızla dahi alay ediyorlar. Ellerinde bir metre, milliyetçilik taslıyorlar, bazen de muhafazakarlık. Bunların muhafazakarlığı da mevsimlik, seçimlik; bunların milliyetçiliği de mevsimlik, seçimlik. Onu açık söyleyeyim. Sonuç olarak diyorum ki şayet kendinizi muhafazakar olarak görüyorsanız; âlâ bir Müslüman’ın ağzından bal damlar, makus konuşmaz, iftira atmaz, palavra söylemez. O denli mi? Maşallah hepsi de var sizde. İşte 14 Mayıs’ta bunlar değişecek.
“MİLLET İTTİFAKI’NIN İÇERİSİNDE DE ADETA ŞAMPİYONLAR LİGİ OLARAK İSİMLENDİRİLECEK EKONOMİSTLER VAR”
Altı siyasi parti lideri yan yana geldi. 2 bin 400 unsurluk mutabakat metnini hazırladı. Yapacakları, yapmayacakları, hepsi var orada. Onun haricinde söylenenin hepsi palavra. Uzlaştılar, farklı fikirlerle uzlaştılar. 2 sene ona da azar işittik; ‘Birbirinize benzemiyorsunuz, ne yapıyorsunuz’ diye. Zira istediler, arbede etsinler. Artık arbede yok, artık birleşiyoruz. Tüm ülkeyi kucaklıyoruz. Yoruldu hengameden bu halk. Hasebiyle altı siyasi partinin genel lideri bu uzlaşmayı yaptı. Bize ‘altılı masasınız’ derken onlar da altıyı tutturdu, farkında mısınız?
Artık riyakar siyaseti ortadan kaldırıyoruz. Yapacaklarımız ortada. Ekonomik olarak hükümetin yapacağı bir şey kalmadı. İki ayda bir bakan değişiyor, iki ayda bir Merkez Bankası değişiyor. O yetmiyor, eskisini geri çağırıyorlar, o da diyor ki ‘Ben sizinle çalışmam. Zira siz kendi başınıza nazaran bir şey uydurdunuz. Bu türlü bir ekonomik model yok’. Ancak Millet İttifakı’nın içerisinde de adeta şampiyonlar ligi olarak isimlendirilecek ekonomistler var. Bizleri kurtarırsa onlar kurtarır. Denenmişi denemekte yarar yok ve inşallah 14 Mayıs’tan itibaren Sayın Genel Başkan’ımızı cumhurbaşkanı seçiyoruz. İnşallah siz seçeceksiniz. Mazbatayı aldıktan sonra da -ben kendisinden kelam aldım- Kızılay Meydanı’ndan toplanacağız. Kendisini karşılayacağız, yürüyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna daima birlikte oturtacağız.”