İngiliz gelin, aşkı için mesleğinden vazgeçip hayvancılık yapmaya başladı

İngiltere’de yöneticilik yapan ve sevdiği kişi için Aydın’a yerleşerek hayvancılık yapmaya başlayan “İngiliz gelin” Sarah Durrant, kısa müddette alıştığı çiftlik hayatında hem hayvanlarına bebek üzere bakıyor, hem de öğrendiği klâsik yollarla peynir, tereyağı ve yoğurt yapıyor.

İngiltere’de yaşayan ve bir şirkette yönetici olarak çalışan Sarah Durrant (47), 2 yıl evvel kız kardeşiyle doğum günü tatili yapmak için Türkiye’ye geldi. Muğla’nın Fethiye ilçesine gelen Durrant, arkadaş kümesiyle bindiği teknede 44 yaşındaki Ergün Baldır ile tanıştı. Bir müddet görüşmeye devam eden çift, daha sonra evlenme kararı aldı. Bu süreçte bir kaç defa daha Türkiye’ye gelen Durrant, gençliğinden bu yana çok sık geldiği Türkiye’yi sevdiği için yerleşmeye karar verdi. Bir mühlet şirketi uzaktan yönetmeyi deneyen Durrant, saatlerin uymaması üzere kimi problemler sebebiyle işini bırakmaya karar verdi. Daha sonra Ergün Baldır ile evlenerek Aydın’ın Efeler ilçesine yerleşen Durrant, eşinin eski mesleği olan hayvancılık işini yapabileceğini söyledi. Ergün Baldır ile birlikte hayvancılık işine başlayan “İngiliz gelin” kısa müddette alıştığı çiftlik hayatında, eşinin en büyük destekçisi oldu.

“Tamamen farklı bir şey”

Umurlu Mahallesi’nde yerleştikleri bir çiftlikteki hayvanlara gözü üzere bakmaya başlayan Durrant, sabahın birinci ışıklarıyla birlikte güne başlıyor. Çiftlikteki hayvanların beslenmesinden, enjeksiyonlarının üretimine kadar tüm işleri yapmayı öğrenen Sarah Durrant yeni hayatından epeyce memnun ve mesut olduğunu belirtti. Çiftlik hayatında klasik sistemleri de öğrenmeye başlayan Durrant, ineklerden elde ettikleri sütlerle de peynir, tereyağı ve yoğurt yapmaya başladı. Kendisini görenlerin birinci başta şaşırdığını lakin eşinin ailesi dahil herkesin destekçi olduğunu tabir eden Durrant, ofis hayatından sıkılıp çiftlik hayatına başlamanın kendisini keyifli eden bir karar olduğunu belirterek “Kız kardeşimle bir doğum günü tatili yapmak istedik ve onu planlıyorduk. 18 kişilik bir kümeyle tekne cinsine çıkmaya karar verdik. Daha sonra Fethiye’ye geldik. Teknedeyken Ergün ile tanıştım. Yaklaşık 1,5 sene evvel, geçen Mayıs ayında tanıştık. Daha sonra ülkeme döndüm fakat telefonla ve internetle görüşmeye devam ettik. Bir kaç sefer tekrar Türkiye’ye geldim. Daha sonra bir arada olmaya karar verdik. Farklı olmak istemedik. Ben de planlamaya başladım. Uzaktan çalışmayı denedim. Sonra ben temelli geliyorum dedim. Bu hayvancılık işi de aslında tesadüfen oldu. Hiç planımda yoktu. İngiltere’de ofislerde çalışıyordum. Yazılım şirketinde yöneticiydim. Büsbütün bundan farklı bir şey. Eşimle tanıştım ve Türkiye’ye gelmek istedim. Uzaktan eski işime devam etmeye çalıştım biraz lakin olmadı. Saatler uymadı. Biraz sıkıntı oldu. Şirketi uzaktan yönetmek pek olmuyor. O vakit ne yapabiliriz diye düşündük. Eşim de o vakit öteki bir iş yapıyordu. Bu aslında onun eski işi ve bu türlü bir iş yapabiliriz dedik. Hem böylelikle bütün gün birlikte olabilme talihimiz olacaktı. O formda karar verdik ve bu işe başladık” dedi.

Daha evvel hiç bir formda hayvancılıkla uğraşmadığını söz eden Durrant, “İngiltere’de bu işle hiç alakam yoktu. Beni hayvancılık yaparken görenler şaşırıyorlar biraz lakin beni tanıyanlar aslında her şeyi yapabileceğimi biliyor. Herkes destekliyor. Nasıl gidiyor diye soruyorlar daima. Ailem bilhassa daima soruyor. Hayvanlarla uğraşmayı seviyorum. Bu türlü tatlı hayvanlarla uğraşıyorum. Ne memnun bana. Bu tatlı yüzlerle her gün bir ortadayım. Konuşuyorum hayvanlarımla. Biraz münasebet kuruyorum. Alım satım yaptığımız için hayvanlarımız diğer dama gittiklerinde üzülüyorum doğal. Zira bir bağ kuruyorum. Ancak çok zevkli bir şey. Buzağılara süt veriyorum. Annelerinden sütlerini alıp, emdiriyoruz. Burada her şeye alıştım” biçiminde konuştu.

“Bu işle uğraşmak çok zevkli”

Kısa müddette hayvancılığa alışan İngiliz gelin, klâsik metotları de öğrenerek kendi peynir, yoğurt ve tereyağını yapmaya başlarken, hayvancılıkla uğraşmanın zevkli olduğunu söz etti. Fizikî bir iş olmasına karşın gerilimden uzak olduğunu vurgulayan Durrant, “Yoğurt, peynir, tereyağı yapıyorum. Sütümüz vardı ve neden her şeye para veriyoruz dedim. Daha sonra internetten araştırdım ve eşimin ailesine sordum ve yoğurt, peynir ve tereyağı yapmayı öğrendim. Herkes bana yardımcı oldu ve öğrettiler. Deneye deneye öğrendim. Bilmiyorum lakin ben çok seviyorum bu işi. Tabiatın ve hayvanların içindeyim. Gerilimden uzağım. Natürel genelde herkesin bu stil işlerden kaçtığı söyleniyor bana fakat tercih onların tercihi. Tahminen de onlar bu usul bir hayat içerisinde büyümüşler ve bıkmışlar. Diğer bir yere gitmek istiyorlar tahminen. Yani kolay bir iş değil bu. Sabahın erken saatinde kalkıyorsun. Hayvanlarla ilgilenmek zorundasın. Bir tatil yapamıyorsun. Zira bunlar beklemiyorlar. Akşamın geç saatlerine kadar da işlerimiz devam edebiliyor. O yüzden güç bir iş. Bir de fizikî bir iş yani. Çuvalları taşıyorsun filan. Açıkçası çok pak bir ortamda da değilsiniz lakin pak ve dürüst bir iş. Benim için çalışmak çok zevkli bir şey. Hiç kaçınmıyorum bu işten” dedi.

Türkiye’yi çok seven ve birçok defa Türkiye’ye gelen Durrant, Türkçe konuşmayı öğrendiğini kelamlarına ekleyerek, “Zaten Türkçeyi konuşuyordum. Son 30 yıldır bayağı bir Türkiye’ye geldim. Türk arkadaşlarım da vardı. Böylelikle Türkçeyi öğrendim. Gençliğimde Türkiye’de de çalışmıştım. O yüzden konuşmaya devam ettim hep” dedi.

“Sanki yıllardır bu işi yapıyor gibi”

İlk başlarda bu işi yapabileceği konusunda çekinceleri olduğunu lakin kısa müddette bir profesyonel üzere tüm işleri tek başına yapabildiğini söz eden eşi Ergün Baldır ise, “Geçen yıl eşim tatile gelmişti. Teknede tanıştık. Bir yazılım şirketinde çalışıyordu. Daha sonra birçok sefer gitti geldi. Evlenmeye karar verdik. Hayatımızı birleştirip birlikte yaşamaya karar verdik. Hayvancılık işini çok seviyor eşim ve bu işe devam edelim dedi. Ben de sıcak baktım, olur dedim. Fakat zorlanabileceğini, kolay bir iş olmadığını söyledim. Hayvanları sevdiğini ve yapabileceğini söyledi. Üstesinden gelebileceğini belirtti. Dediği üzere de yaklaşık 8 aydır burada hayvanlara birlikte bakıyoruz. Güya yıllardır hayvancılık yapıyor üzere büsbütün işinde profesyonel halde bütün hayvanlara bakıyor. İlgileniyor. Hastalandığında iğnesini vurabiliyor. Düzgün gidiyoruz yani şu an için. Hayvan pazarlarına da gidiyoruz. Alım satım yapmaya gidiyoruz. Birlikte karar veriyoruz alım satıma da. Artık bütün cinsleri de biliyor. 8 aydır birlikteyiz bu işin içinde. Hayvanlarımızı da ikimiz yüklüyoruz aracımıza. İkimiz yapıyoruz bütün işi” diyerek İngiliz asıllı eşiyle hayvancılık yapmaktan keyifli olduğunu belirtti. – AYDIN