Nöbetçi Eczaneler
Günlük ortalama 240 bin araca hizmet veren ve “Boğaz’ın ikinci gerdanlığı” olarak bilinen Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü, 35 yıldır Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlıyor.
Adını İstanbul‘un fethini gerçekleştiren Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’ten alan ve 3 Temmuz 1988’de açılan köprü, 35 yılı geride bıraktı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, FSM Köprüsü’nün hizmete alınmasının yıl dönümü münasebetiyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, köprünün, İstanbul‘un ulaşımına 35 yıldır çok değerli katkı sağladığını vurguladı.
Uraloğlu, “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, yalnızca trafiği rahatlatmakla kalmadı, kentin iktisadına ve etraf kirliliğinin önlenmesine de değerli bir katkı sağladı. Günlük ortalama 240 bin aracın geçtiği FSM Köprüsü, uzaklıkları kısaltırken, karbon salımını da azaltıyor. Bakanlık olarak biz de süratli, inançlı ve konforlu ulaşım imkanı sağlayan projelerimizin bakım çalışmalarını gereksinimler dahilinde 7 gün 24 saat temelli sürdürüyoruz.” diye konuştu.
İstanbul‘un büyüyen iktisadı ikinci köprüyü zorunlu hale getirdi
Tarihi, siyasi, ticari ve kültürel bedelini yüzyıllardır koruyan İstanbul, 15 milyon 908 bin şahsa ulaşan nüfusuyla Türkiye’nin yüzde 18,65’ine konut sahipliği yapıyor.
Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 49’unu gerçekleştiren İstanbul, ülke genelinde toplanan 100 liralık verginin 45 lirasını ödüyor. Sanayi işletmelerinin yüzde 29’unun bulunduğu İstanbul, 16 milyon 19 bin bireyle Türkiye’de yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği kentler ortasında birinci sırada yer alıyor.
Dünyanın sayılı kentleri ortasında bulunan İstanbul, binlerce yıla dayanan tarihiyle de öne çıkıyor. Geçmişten bu yana birçok medeniyete mesken sahipliği yapan kentin iki yakasını bir ortaya getirme fikri milattan önceye kadar uzanırken, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra süratli bir kentleşme sürecine girilmesiyle köprü gereksinimi da arttı.
Bu kapsamda yerleşim yerlerinin büyümesi, göç dalgaları ve trafiğin artmasıyla İstanbul Boğazı için daima bir hayal olan köprülerin yapılması için birinci adımlar atıldı ve 30 Ekim 1973’te Boğaziçi Köprüsü açıldı.
Asya ve Avrupa ortasındaki birinci sabit ilişki olma özelliğini taşıyan Boğaziçi Köprüsü’nün hizmete açılması sonrasında gerek Türkiye’nin ekonomik şartları gerekse İstanbul etrafındaki süratli gelişme ve nüfus artışına bağlı olarak günlük ortalama araç trafiği beklentilerin üzerinde süratli bir artış kaydetti.
Köprü birinci yılında günde ortalama 32 bin 520 araca hizmet verirken, bu sayı 14. hizmet yılında günlük ortalama 130 bin düzeylerine yükseldi. Köprüdeki bu yoğunluk hizmet kalitesini düşürürken, kentte ikinci bir köprünün varlığını mecburî hale getirdi. Böylelikle Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart’ın “Dünya bir ülke olsaydı başşehri İstanbul olurdu” kelamlarıyla söz ettiği megakentte ikinci bir köprü için 1985’te harekete geçildi.
Temeli İstanbul’un fethinin yıl dönümünde atıldı
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün temeli İstanbul ismine çok manalı olan ve kentin fethedildiği günün yıl dönümüne denk gelen 29 Mayıs 1985’te atıldı. Üretim çalışmalarına 4 Aralık 1985’te başlanan köprünün birinci tabliyesi 17 Eylül 1987’de yerine yerleştirilirken, 4 Şubat 1988’de tabliyelerin montajı tamamlandı.
Yapımı için 1.100 iş günü öngörülen köprü, taahhüt edilenden 192 gün evvel 29 Mayıs 1988’de tamamlandı ve 3 Temmuz 1988’de hizmete açıldı.
FSM Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü’nden 5 kilometre kuzeyde, Boğaz’ın Rumeli yakasında, Hisarüstü ile Anadolu Yakası’nda Kavacık mevkileri ortasında yer alıyor.
Yapımının akabinde İstanbul’un trafik yükünü hafifleten köprü, kentin çağdaşlaşmasına değerli bir katkı sunuyor.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, halihazırda kentin iki yakasını birbirine bağlayan 4 farklı kara yolu (Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve 15 Temmuz Kentler Köprüsü) alternatifi ortasında en çok kullanılan ulaşım projesi olarak öne çıkıyor.
Denizden 64 metre yükseklikte
Kule ayakları ortasındaki orta açıklığı 1.090 metre olan köprünün kule temelleri Boğaz’ın iki yakasındaki yamaçlara yerleştirildi, kuleler ise çabucak hemen tabliye mesnet düzeyinden başladı.
Köprünün düşey gabarisi denizcilik standartlarına uygun olarak 64 metre olarak belirlenirken, köprü kule temelleri ve ankraj blokları, Avrupa ve Anadolu Yakası’nda devoniyen sistemine ilişkin kireç taşı ve yumrulu kireç taşı formasyonu üzerine inşa edildi.
Yapının iki ucunda, taşıyıcı ana kablolardan gelen çekme yüklerini kaya yere aktaran planda ise 50×60 metre boyutunda ve 35 metre kadar derinlikte masif betonarme birer ankraj bloku yer alıyor. Ankraj bloklarının içinde kabloların tespit edildiği birer oda yer alıyor.
Toplam genişliği 39,4 metre, tabliye sayısı 62, orta açıklığı 1.090 metre, denizden yüksekliği 64 metre, kule yüksekliği 107,1 metre olan köprünün kulelerinin tartısı 7 bin tonu buluyor.