Nöbetçi Eczaneler
Emek Partisi Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat sarsıntılarının altıncı ayında hazırladıkları raporun ayrıntılarını bugün parti genel merkezinde düzenledikleri basın açıklaması ile açıkladı. “Sorunlar çözülmedi AKP eliyle katmerlendi” başlıklı raporunun ayrıntılarını EMEP Genel Lideri Selma Gürkan ve EMEP Genel Lider Yardımcısı Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca açıkladı.
Emek Partisi (EMEP) Genel Lideri Selma Gürkan, konteyner alanlarında iktidarın ayrımcılık yaptığını söz ederek, “Nüfusun özelliklerine nazaran Alevi mahallelerine öbür mahallerden yurttaşları alarak Alevi mahallerindeki yurttaşları da kentin 25 kilometredeki konteynerlere gitmelerini zorlayarak yerleşimi sağlamaya çalışıyor” dedi.
Konteyner alanlarının da sağlıklı yapıya sahip olmadığına değinen Gürkan, “6 ile 8 kişilik konteyner alanlarında insanları barınmaya mahkum eden bir anlayışla karşı karşıyayız. konteyner yapıları rüzgara ve suya karşı dayanıksız ısıyla bir arada tavanlarının da çöktüğünü görebiliyoruz” diye konuştu. Gürkan şunları söyledi:
“Barınma sorunun bir modülü olarak bölgede kiralar büyük sorun teşkil etmekte. İskenderun’da 3 artı 1 konutlar 12 bin TL civarında kiralanırken Dörtyol’da 16 bin 500 TL. Kahramanmaraş’ta 7 bin ile 15 bin ortası kira fiyatlarına ulaşmış durumda. Halk sıhhati açısından zelzelenin birinci günlerinde sıhhat hizmetleri verilmesi konusunda da sıkıntılar yaşanmıştı. Ortadan 6 ay geçmesine karşın halk sıhhatinde ve sıhhat hizmetlerinde de değerli problemler yaşandığına tanıklık ediyoruz. Sıhhat hizmetinin sunumunda da büyük sorunlar yaşanıyor. 47 bina ağır hasarlı durumda. Sıhhat işçilerinin barınma sorunu da karşılanmadığı için bölgede sıhhat işçilerinin de büyük ölçüde göç verdiği bir durumla karşı karşıyayız. Kadın sıhhatine vurgu yapmak da gerekiyor. Su ve hijyen materyalleri hala kıymetli sorun. Antakya’nın Samandağ ve Hatay ilçelerinde hamile bayanların acil durumda doğum yapacakları bir devlet hastanesi kelam konusu değil. Özel hastaneler var, özel hastanelerinin de fiyatını hepimiz biliyoruz. Bu bölgede doğum denetim araçlarına ulaşımda zorluk yaşadıklarını gözlemlenmekte.”
“Su sorunu kıymetli bir sorun olarak, suya ulaşamama devam ediyor. Bilhassa tankerlerin ve şebekelerin pak olmadığı çok aşikar” diyen Gürkan eğitim problemlerinin da devam ettiğini söyledi. Gürkan, “Bugün de eğitim meselelerinin devam ettiğini gözlemleyebiliyoruz. Sağlam eğitim binaları kamu kurumları olarak kaymakamlık valiliklerin buyruğuna tahsis edilmiş durumda. Önümüzdeki devir okulların da açılacağını düşündüğümüzde eğitim bölgedeki çocuklar için değerli bir sorun olmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. Halk sıhhatini sülüklere, sıhhat hizmetini özellere, eğitim hizmetini tarikatlara ve cemaatlere teslim eden bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.
Depremin 6. ayında temel muhtaçlık materyallerine en güç ulaşan kısmın üretici- köylülerin olduğunu söz eden Selma Gürkan, “Emek alanında sarsıntının birinci günlerinde beri çalışanlar, işçiler ağır problemler yaşadılar. Personeller, çalışmadıkları müddet boyunca tazminatlarını alamadılar, kısa çalışma ödeneğinden yararlanamadılar. Yani siyasi iktidar sarsıntısı bir fırsata çevirirken tıpkı vakitte patronlarda sarsıntı sürecini bir fırsata çevirme anlayışı içerisinde yer aldılar. Sarsıntının üzerinden 6 ay geçmiş hala emekçilerin yemek ve su muhtaçlıkları konuşulduğunda patronlar AFAD’ı işaret etmekte AFAD patronları işaret etmekte” diye konuştu.
EMEP Genel Lider Yardımcısı Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca da şunları söyledi:
“Böyle bir rapor hazırlamamızın sebebi altıncı ayın kritik olmasından geçiyor. Altıncı ay hayli kritik. Altıncı ayda bu türlü bir rapor hazırlamamızın iki sebebi bulunuyor. Bu altı aylık müddet içerisinde; halk sıhhati açısından, barınma açısından, kentin tekrar inşası açısından en temel gereksinimlerin giderilmesi açısından yerine getirilmemiş olan her şeyin acısının çok ağır bir biçimde kritik bir eşikte ortaya çıktığı vakit dilimlerinden biri olarak tabir ediliyor altıncı ay.
Depremin yaralarının sarılması ve gerekli duyulan ekonomik gereksinimlerin karşılanması için söylenen Ulusal Dayanışma Paketi’nin torba yasanın tartışıldığı günlerde gerçekleştiriyorduk. Bu ulusal dayanışma paketi ismi verilen yağma paketi altıncı ayda hala çözülememiş meseleler ortada dururken aslında zelzelesi fırsat bilerek bütün ülkeyi yağmaya açmanın bir bakıma en azından halkın elinden cebini çekmemenin daha da çekmeyecek olmanın bir paketi olarak karşımıza çıkarılmıştı. Bu raporda tabir edilen bütün meseleler orta yerde dururken Ulusal Dayanışma Paketi ismi verdikleri bu yağma paketiyle elini cebimizden hiç çıkartmayan iktidarın ikiyüzlülüğü de bir sefer daha faş oldu. Yiyecek yemeğe, içecek suya, elektriğe, ilaca bütün temel gereksinimlere ulaşmakta hala çok zahmet çeken milyonlar, bu yağma paketin ne manaya geldiğini herkesten çok daha uygun tartışıyor, görüyor ve bunun öfkesini taşıyor. Deprem vergilerinin akıbetini yine sormamız gereken, zelzelenin birinci günlerinde toplanan milyonlarca liralık bağışın bugün nerede olduğunu bir kez daha sormamız gereken ayrıyeten bütün toplanan paraların ne yapıldığına ait hiçbir ikna edici açıklamada bulunmayan iktidara altıncı ayda bu tablo karşısında ‘Ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız sorularını’ da içinde taşıyan bir rapor bu.”