Nöbetçi Eczaneler
Elazığ‘da sandıklarda misyon alan gençler, seçimlerde birçok bayanın oy kullanamadığını ve aileler ismine bir şahsa oy kullandırıldığını argüman etti. Sefa Mert Yavuz, “Sandıkta görevliydik, hepimiz sandıkta çok kahır yaşadık. Köyün bir adeti varmış. Genel manada Elazığ’daki tüm köylerde bu adet varmış. Elazığ’daki köylerde bayanlar oy kullanmıyormuş. Meskenin reisi diyebileceğim, meskenin aile büyüğü gelip tüm aile yerine oy kullanıyormuş. Bu hususta bizden dayanak istediler. Biz, taviz vermedik köyümüzde. Sağ olsunlar, oy çaldırmadık, tutanaklarımızı tuttuk. Lakin öbür köylerde bu formda davranıldı mı, oylara sahip çıkıldı mı hiçbir fikrim yok” dedi.
Sandık güvenliği, 14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde en çok konuşulan bahislerden birisi olmuştu. Elazığ’da sandıklarda vazife alan gençler, bilhassa köylerde bir kişinin bütün aile ismine oy kullanmasına bugüne kadar müsaade verildiğini, kimi köylerde de bayanların oy kullanamadığını öne sürdü.
“USULSÜZLÜKLERE MÜSAMAHA GÖSTERMEDİĞİMİZ İÇİN BİZE SALDIRILDI”
Elazığ’ın merkeze Acıpayam köyünde sandıkta misyon aldığını belirten Tuğberk Çevik, şunları söyledi:
“Seçimde sandık görevlisiydim. Birinci başta gittik, her şey yolundaydı. Beşerler, eşleriyle bir arada geldiğinde, ‘Biz bunun yerine oy kullanmak istiyoruz’ diyor. Bizden evvel usulsüzlükler olmuş. Sandık müşahitleri yahut sandık liderleri, açıkçası tam bakmamış. Beşerler rahat hareket etmiş. Biz, biraz katı olduk, insanlara müsaade vermedik. Biraz açıkçası, halk lisanıyla hırgür çıktı, bize saldırıldı orada. Bu süreç, makus bir süreç. Zira insanların şuuru yok. Beşerler, eşlerinin yerine oy kullanmaya çalışıyorlar. Yedi kişi var ailede, hepsinin kimliğini getirip tek bir kişi oylarını kullanmak istiyor. Bu çok yanlış bir şey. Herkesin oyunu bir kişi kullanamaz. Bu süreç bu türlü devam etti. Ondan sonra, müsaade vermeyince jandarmalar ortaya girdi, bize sorular sordu, ‘Bize süreci anlat, nasıl işledi sandıkta olaylar’ diye. Jandarmaya olanları anlattık. Ondan sonra insanları bir bir içeri almaya başladık. Sonra insanlardan linç yemeye başladık. Ancak bir tane teyze geliyor, 90 yaşında bir teyze, gözü görmüyor, neye oy vereceğini bilmiyor. Şuurları yok zira. Ondan sonra tek başımıza biz onlarla bir arada içeri girdik, yardımcı olduk, gösterdik ve çıktık. O denli oy kullandılar, umarım beşerler bilinçlenebilir biraz.
“SANDIK BAŞINDA İNSANLARA MOBBİNG UYGULANIYOR”
Bize karşı hücumda bulunan beşerler, AK Parti seçmeniydi. Zira ne vakit içeriye girsem, ben CHP müşahidiydim, ‘Sana burada ekmek yok’ üzere kelamlar söylendi. Sonuçta orada insanlara mobbing uygulanıyor. Bence çok yanlıştı. Bunları söyleyebilirim. Bizden evvelki sandık lideri, müşahitler bunlara göz yummuş. Beşerler gelip rahat rahat orada oyunu kullanmış. Bize diyor ki ‘Bizde adet böyledir. Siz gelene kadar bu türlü bir şey yoktu, siz gelince bu türlü şeyler olmaya başladı’ dediler. Biz de dedik ki ‘Usul bu, bu türlü davranılması lazım. Pusula yerine bir kişi girebilir, tek başına oyunu kullanır ve çıkar. Yanında diğer kimse olamaz’. Biz bunları söyledikten sonra beşerler reaksiyon göstermeye başladı. ‘Bizde bayanlar oy kullanamaz, biz onların yerine oy kullanırız’ üzere şeyler söylediler. Aslında bayanların oylarını eşleri kullanıyor. Bundan evvel bu türlü devam etmiş, ama biz buna müsaade etmeyince de tartışma yaşandı, temaslar oldu. Bu yüzden makûs bir süreç yaşadık.”
“EVİN REİSİ OLAN KİŞİ, TÜM AİLENİN YERİNE OY KULLANMIŞ”
Sandık vazifelisi Sefa Mert Yavuz da köylerde bayanlara oy kullandırılmadığını ve evvelki devirlerde sandık vazifelilerinin bu mevzuda müsamahakar davranmış olabileceklerini lisana getirdi. Yavuz, şöyle konuştu:
“Sandıkta görevliydik. Hepimiz sandıkta çok badire yaşadık. Köyün bir adeti varmış. Genel manada Elazığ’daki tüm köylerde bu adet varmış. Elazığ’daki köylerde bayanlar oy kullanmıyormuş. Meskenin reisi diyebileceğim, meskenin aile büyüğü gelip tüm aile yerine oy kullanıyormuş. Bu hususta bizden takviye istediler. Biz, taviz vermedik köyümüzde. Sağ olsunlar, oy çaldırmadık, tutanaklarımızı tuttuk. Fakat öbür köylerde bu biçimde davranıldı mı, oylara sahip çıkıldı mı hiçbir fikrim yok, çok itimadım de yok. Yani şu an alandan da aldığımız geri dönüşlerde, kimsenin oylara sahip çıkıldığı istikametinde inancı yok. Güvensizlik had safhada. Seçmenlerde yarı yarıya itimat faktörü var. Çoğunlukla güvensizlik daha fazla. Kimse güvenmiyor sonuçlara.
“BİZ İMPARATORLUK YA DA PADİŞAHLIK DEVRİNDE DEĞİLİZ”
Gençlerin çoğunluğu Kılıçdaroğlu’nun dediğine güveniyor. O denli geri dönüşler alıyoruz zira. Kılıçdaroğlu’nu çok sevdiklerinden de değil, iktidarın siyasetlerini sevmediklerinden ötürü. Biz, imparatorluk ya da padişahlık periyodunda değiliz. 20 yıllık bir iktidar süreci var. Ben doğduğumdan beri Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, ondan öbür kimseyi görmedik. Bunun değişmesinden yanayız. Bunun için Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz. Verdiğimiz oylar da çoğunlukla Kılıçdaroğlu’na. Gençler olarak, gelecekten yana çok telaşımız var. Hiçbir inancımız yok, her şey liyakatsizlere veriliyor. Nereye gitsek torpil isteniyor, ‘Dayın var mı’ deniyor. ‘Sana referans olacak biri var mı’ deniyor. Kimse yaptığımız işe bakmıyor. Direkt ‘Kimin adamı, kim gönderdi’ diye sorular alıyoruz.”