Nöbetçi Eczaneler
UĞUR İSTANBULLU
Artvin Ardanuç’a bağlı Gümüşhane ve merkeze bağlı Okumuşlar ile Köseler köyü halkı, köylerine yapılması planlanan altın madenine karşı çıkıyor. Köseler Köyü Muhtarı Gökhan Demirtaş, madenin 844 futbol alanı kadar bir alanı kaplayacağını belirterek, “Verimli olan bu kadarlık alanı ÇED raporuyla elimizden almak istiyorlar. Gümüşhane’de çıkacak olan madenin pasasını bizim köyümüze dökecekler. Bizim zati metrekare olarak az bir alanımız kaldı ve Deriner Barajı yüzünden aşağıdaki yerleri kamulaştırıp elimizden aldılar ve artık de bir yaylamız ve bir de bu durduğumuz köyümüz kaldı. Artık buraları alınca biz nereye gideceğiz” dedi.
Artvin Ardanuç’a bağlı Gümüşhane ve merkeze bağlı Okumuşlar, Köseler köyünde altın madeni işletmesi yapılmasına halk reaksiyon gösteriyor.
“BİZ ZATİ 3 MAHALLEMİZİ VE KIYMETLİ TOPRAKLARIMIZI BARAJ GÖLÜNE FEDA ETTİK ARTIK İSE BİZE KALAN KÖYÜMÜZÜ VE MEZRAMIZI İSTİYORLAR”
Köylerinde Rus harbinde düşmana karşı savaşmış şehitlerin yattığı mezarların olduğunu belirten Artvin Salınbaş Etraf Platformu Gönüllüsü ve Köseler Köyü Azası Ayhan Onuk, şunları söyledi:
“Şu gördüğünüz Köseler köyündenim, şu anda içinde bulunduğumuz alan Gümüşhane ve Köseler köyünün hudut bölgesi. Bakın şurası benim köyüm ve üstünde çayırlar var ve çabucak karşıda yaylamız var ve siyanür havuzunun yapılmaya çalıştığı yer orası. Bizim aşağıdaki barajı da görüyorsunuz ve bu baraj gölüne biz tam üç tane mahallemizi verdik ve bize kalan şu gördüğünüz topraklar ve köyümüzle birlikte mezramız. Yani bunlar bize ceddimizden, dedemizden kalan son toprağımız. Baraj gölüne verdiğimiz toprağı da emin olun feda ederek verdik ve çok bir şey almadık ve oradaki 3-4 yıllık mahsul parasına verdik ve parasında da gözümüz yoktu, istemiyorduk lakin devletimizin işi olduğu için ona da müdahale etmedik ve elimizde şu an kalan son topraklarımız. Karşıda gördüğünüz o tabiata bakın ve balta girmemiş ormanlarımız var. Hasebiyle bu gördüğünüz ormanımızı ve tabiatımızı ve köyümüzü vermek istemiyoruz zira bize toprak kalmıyor ve göç etmek istemiyoruz.
“BU TOPRAKLARDA ARTVİN TEK SİT ALANI OLAN ŞARBİYET KENTİ VAR. KURACAKLARI SİYANÜR HAVUZUNA 300 METRE MESAFEDE”
Ben bu köyde doğdum hatta şu anda ardımda bulunan dedemin konutunda doğdum. Buralarda bulunan topraklar bizim doğup büyüdüğümüz topraklar ve oyunlar oynadığımız yerler burası. Şöyle madenin çıkacağı Gümüşhane, Okumuşlar ve Köseler köyünü de kapsayan ve birinci derecede ömür alanı olan köyler ve biz burada bulunan köy halkımızla birlikte Artvin Salınbaş Etraf Platformu’nu kurduk ve önemli bir dayanak aldık lakin inanın keşke kurmasaydık. Birlikte gezdik ve gördük, gezdiğimiz alanlarda 300 yıllık bir kale var bu bölgede, işte 400 yıl evvel yapılan camii, kiliseler ve Artvin’de tek doğal sit alanı olan Şarbiyet kenti var ki siyanür havuzuna 300 metre arada. Tıpkı vakitte siyanür havuzlarının kurulacağı yerde bizim köyün içme suyumuzun geldiği havzanın içinde ve bölgede eğim var ve 800 metre aşağıda Deriner barajı var ve köyümüzün bin yıllık tarihe sahip mezarlarımız var. Bu topraklar için ölen şehit mezarlarımız var. Bizim ceddimizin, dedemizin emekleriyle bu günlere gelmişiz ve hepimiz burada büyüdük ve burada çalışmak isteyen insanlara işte var. İnsanımız hayvancılık yapsa her türlü imkanı var ve burada hayvancılık yapanlar da var. Bilhassa emekli olup tekrar köye dönüp tekrardan konutlarını restore ediyorlar yahut tekrar meskenlerini yapıyorlar. İnsanlarımız büyük kentlerden kaçıp buralara geliyorlar ve tıpkı vakitte kalıcı olarak kalan insanlarımız da var ve bizde burada daima kalıyoruz ve bilhassa de yaz aylarında burada kalıyoruz. Biz aslında devlete aşağıda 3 mahallemizi verdik ve gereğince fedakarlık yaptığımızı düşünüyoruz köyümüz Köseler köyü olarak. Yani elimizde kalan bir tek bu mahalle ve üstte küçük bir mezra kaldı ve artık bunları da vermek istemiyoruz. Zira gidecek öteki bir yerimiz kalmadı ve göçe zorlanıyoruz lakin göçten hakikat nereye gideceğimizi de bilmiyoruz. Biz buralarda doğduk ve buralara alıştık ve biz burada komşularımızla ve akrabalarımızla birlikte buradan vazgeçmek istemiyoruz ve elimizde kalan bu son topraklarımızdan rica ediyoruz, bu hayat alanımıza dokunmayın ve bırakın burası bizim olsun. Biz gereken fedakarlığı zati yapmışız ve köyün yarısından fazlasını vermişiz ve daha da fazla üstümüze gelmesinler ve lütfen rica ediyorum.
“BU MEZARLARDA 30-40 TANE AKRABAM VAR”
Bakın gördüğünüz bu mezarda 4-5 kişinin yattığı söylenirdi. Burası kurtuluş harbinde yani Rus harbinde insanlarımız şehit düşmüş bu toprakları savunurken. Artık maden şirketi geldi ve buraya inanın buraya düşman gelse ben de hiç düşünmem kanımın son damlasına kadar savaşacağım fakat devlerimizin müsaade verdiği maden şirketi geldi. Şu beşerler ki merak ediyorum ve şu mezarda yatan beşerler varken bu toprakları şirkete satalım diye mi şehit düştüler. Yani birçok buradan muhacir gitmiş buralardan büyük, büyük dedelerim var benim ve onlar Kurtuluş Savaşı’nda takviye vermişler ve bakın insanlarımız ölmüş yani bu toprakları ve bu havzayı savunabilmek için ve buralarda ömür kurmak için şehit düşmüşler. Şimdi burada yatanların kemikleri sızlamayacak mı ve ben çok merak ediyorum ve şöyle bir atasözü var ve üzülerek söylüyorum ve bu benzetmeyi de kendime yakıştıramıyorum ancak ‘ya devlet başa ya kuzgun leşe’ diye bir atasözü ve ne yazık ki şu anda bu maden şirketinin burada yapmış olduğu kuzgun olma şeyi bizi de leşe dönüştürdüler. Çok amiyane bir benzetme oldu ancak özeti bence biraz bu türlü. Bu devletin bir an evvel el atmasını istiyoruz ve bize sahip çıkmasını istiyoruz. Bin yıllık geçmişe dayanan mezarlar var ve şu aşağıda yeni mezarlarımız var ve dedem orada yatıyor ve benim burada 30-40 tane akrabam yatıyor.”
“BİZ BURSA’DAN NEFES ALMAK İÇİN KÖYÜMÜZE DÖNDÜK”
Köseler köyü sakini Armağan Yıldırım da şunları söyledi:
“Buraya ben gelin olarak geldim ve ben Okumuşlar köyündenim yani doğduğum yer Okumuşlar köyü. Evlenince buraya geldim ve artık ise iki köyde de maden çalışması var ne yazık ki. Bu iki köyümüzde yapılan maden çalışmasını da karşıyız ve hayır diyoruz. Biz Bursa’dan kalkıp nefes almak için buraya geliyoruz ve buradaki yeşil tabiat için biz buradayız. Asla bir dirhem yerimi ne kıyarım ne de veririm. ve trilyona değişmem buranın havasını. Biz buraya sıhhatimiz için geliyoruz onca yolu geliyoruz ve onca zorluklarla küçük bir konuta yaptık burada. Madene hayır diyoruz. Bursa’ya gidip çalışıp emekli olduk artık buraya döndük ve çocuklarımızın nefes alabileceği yer burası ve bu yüzdende madene hayır diyoruz.”
“SİYANÜR HAVUZUNUN BULUNDUĞU BÖLGE, BİZİM İÇME SUYUMUZUN ÇIKTIĞI BÖLGE”
Köseler Köyü Muhtarı Gökhan Demirtaş ise şu biçimde konuştu:
“Gümüşhane’de maden çıkaracak olan Pontid madencilik yahut Altınbaş madencilik çalışmalarını devam ettiriyor ve 844 tane futbol alanını kapsıyor ve verimli olan bu kadarlık alanı ÇED raporuyla elimizden almak istiyorlar. Gümüşhane’de çıkacak olan madenin pasasını Köseler köyünde pasa alanı oluşturup ve bizim köyümüze dökecekler. Bizim aslında metrekare olarak az bir alanımız kaldı ve Deriner Barajı yüzünden aşağıdaki yerleri kamulaştırıp elimizden aldılar ve şimdide bir yaylamız ve bir de bu durduğumuz köyümüz kaldı. Artık buraları alınca biz nereye gideceğiz ve siyanür havuzları kuracaklarmış bizim yaylamızda ve bizim içme sularımız oradan geliyor. Burada ömür var, bitkiler var hayvanlar var ve bunlar yok mu olacak. Pasayı bir mahallemize dökeceklermiş ne yapalım biz. Muhtar olarak bize bilgi vermiyorlar lakin vatandaş sorunca da bize bilgi vermedikleri için ve benim vereceğim bilgide vatandaşa ne yazık ki kısıtlı. Bize resmi bir yazı göndermedi ve gittiğimiz dairelerden bilgi alamadık ve hasebiyle bende vatandaşa ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Burada çıkacak olan madene hülasa hayır diyorum.”
“BİZ BURADA MADEN İSTEMİYORUZ”
Köseler köyü sakini Ayten Onuk şunları söyledi:
“Bakın bizim köy karşıdaki olan zirvedeydi ve bizim bağımız bahçemiz vardı ve geçimimizi oradan sağlıyorduk ve çabucak ilerisinde de orman deposu vardı. Bu orman deposunda dedem, babam ve bütün köylü orada çalışırlardı ve herkes oradan emekli olmuştu. Tıpkı vakitte orada da yerimiz vardı ve o yerimiz de maalesef gitti. Çabucak ortada bir asma köprümüz vardı ve bizleri karşıyla bağlardı ve biz o vakitler ki hayat halimiz buydu. Karşıda gördüğünüz yolla gelirdik ve huzur içinde yaşardık. Fakat artık ise bu maden çıktı bizi huzursuz ve perişan etti ve istemiyoruz bakın bu tabiatımızın hoşluğuna ve beşerler hayvanlarını buralarda otlatıyorlar ve hala geçimlerini sağlıyorlar ve biz burada madeni istemiyoruz.”