Ana Sayfa Arama
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tesbih namazı kılınışı: Tesbih namazı nasıl kılınır? Tesbih namazı kaç rekat, okunacak dualar ve mühletler neler?

17 Nisan Pazartesi günü idrak edilecek Kadir Gecesi ibadetleri gündemdeki yerini korurken bin aydan daha iyi olan bu mübarek geceyi ibadetlerle dolu geçirmek isteyenler vatandaşlar tarafından tesbih namazı kılınışı ile bilgiler aranıyor. Tesbih namazı kılınışı: Tesbih namazı nasıl kılınır? Tesbih namazı kaç rekat, okunacak dualar ve mühletler neler? sorularının karşılıkları haberimizde.

17 Nisan Pazartesi günü

Tesbih namazı, ömürde bir defa olsun kılınması tavsiye edilen mendub bir namazdır. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) amcası Abbas’a, “Bak amca, sana tam on yararı olan bir şey öğreteyim; bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve zımnî yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar.” diyerek bu namazı tavsiye etmiş ve öğretmiş; Hz. Abbas da bunu her gün yapamayız, deyince Hz. Peygamber, bu namazın haftada bir, ayda bir, yılda bir yahut ömürde bir sefer kılınmasının da kâfi olacağını belirtmiştir.

Tesbih namazı nasıl kılınır? Tesbih namazı kaç rekat, okunacak dualar ve müddetler neler?

Tesbih namazı dört rekât olup şöyle kılınır: “Allah isteği için tesbih namazı kılmaya” diye niyet edilerek namaza başlanır. Sübhâneke’den sonra 15 defa “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denir.

Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve mühlet okunduktan sonra 10 sefer daha “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denilir. Bu tesbih, rükûya varınca 10 kez, rükûdan doğrulunca 10 kez, birinci secdede 10 kez, secdeden kalkınca 10 sefer, ikinci secdede 10 sefer söylenir. Böylelikle her rekâtta 75 tesbih yapılmış olur.

İkinci rekâta kalkılınca tekrar evvel 15 sefer tesbih okunur, akabinde besmele çekilip Fâtiha ve mühlet okunup 10 kez tesbih getirilir. Kalan rekatlar tıpkı formda tekrarlanır ve böylelikle 4 rekât tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.
Tesbih namazı kerâhet vakitlerinde kılınmaz. Tesbih namazında sehiv secdesini gerektiren bir şey olursa, sehiv secdesi olağan olarak yapılır, o secdelerde tesbih namazına mahsus tesbihat yapılmaz.

Tesbih namazı ne vakit kılınır?

Tesbih namazı kerâhet vakitlerinde kılınmaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 30-31). Tesbih namazında sehiv secdesini gerektiren bir şey olursa, sehiv secdesi olağan olarak yapılır, o secdelerde tesbih namazına mahsus tesbihat yapılmaz (Tahtâvî, Hâşiye, s. 361).

Tesbih namazı sonrası yapılan tesbihatlar nelerdir?

Namazdan sonra yapılan tesbihatlar, Peygamber Efendimiz (sav) in hadisleriyle sabittir.

1-“ Bir gün başta Ebu Zer (ra) olmak üzere Muhacirlerin yoksulları Peygamberimize gelerek şöyle dediler: “Ya Resulallah! Varlık sahibi zenginler, cennetin yüksek derecelerini ve daimî nimetlerini alıp gittiler. Zira onlar da bizim üzere namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Fakat onlar hac ve umre yapıyor, sadaka (zekât) veriyorlar, biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.” Peygamberimiz (sav) onlara şu muştuyu verdi:

-“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız üzere yapmış olsunlar. “Her namazdan sonra otuz üç defa “Sübhânallah”, otuz üç sefer “Elhamdülillah”, otuz üç defa “Allahu ekber” derseniz tamamı doksan dokuz eder; yüzün tamamında da “Lâ ilâhe illallâh vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l- mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.”Müslim, Mesacid 146. Buhari, Ezân, 155; Tirmizi, Salât, 302; Nesâî, Sehv, 91.

Fakirler: “Zenginler de bizim üzere tespih çekip, yeniden bizi geçiyorlar” dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: “Bu, Allah ü Teâlâ’nın fazlıdır, dilediği kimselere verir.”Ebu Davut.

2- Abdullah bin Amr ise, “Resulullah’ın (sav) tesbihi, sağ elinin boğumlarıyla saydığını gördüm.” Tirmizî, Daavât: 24.Ebu Davut,1,230. İbn Hibban,2334; Beyhaki,II,253. Hakim,ı,547.

3-Hz. Ebû Bekir Sıddîk’in âzadlısı Yüseyre (ra) anlatıyor: “Resulullah (sav) bize dedi ki: “Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir çekmenizi tavsiye ederim. Bunları parmaklarla sayın. Çünkü parmaklar (Kıyamet günü nerelerde kullanıldıklarından) suale maruz kalacaklar ve konuşturulacaklardır.” Tirmizî, Daavât 131; Ebû Dâvud, Salât 359.

4-Peygamber (sav) Efendimiz : “Yeryüzünde Allah, Allah diyen kul bulunduğu sürece kıyamet kopmaz.” Buyurmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 53; Tırmizi, Deavât,6)

5- “Parmak uçları ile sayarak tespihe ve tehlile devam edin. Kıyamette her âzadan suâl edilir ve parmaklar için “tesbihte kullandı” derler. Gafil olan rahmetten uzak kalır.” [Hâkim]

“Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle Müslüman olarak yaşlanandan daha yeterlisi yoktur.” Ahmed b. Hanbel.

6-Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihât” (sürekli kalan uygun işler) geçmektedir. Resulullah (sav) Efendimiz buyurdu ki:

“Bâkıyat-üs-sâlihâtı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.” Taberani.

“ Namazdaki kusurlar, çekilen Tesbih ile örtülür, ” İmam-i Rabbani.

7-Yüseyre (ra)’dan rivâyet edilmiştir. Yüseyre hicret eden bayanlardan idi dedi ki: “Resûlullah (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey Kadınlar! Tesbih (sübhanellah), tehlil (la ilahe illellah), (subhane’l-meliki’l- kuddüs) yahut sübbuhun kuddusün Rabbu’l-melaiketi ve’r-ruh demeyi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Zira onlar da (parmaklarınız) sorguya çekilecekler ve konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.” Ebû Dâvûd, Salât: 27; Tirmizi, Daavât: 121, (3583.

8-Hz. Safiye (ra) dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: “Resulullah (sav) Efendimiz yanıma girdi; önümde tesbih etmekte olduğum dört bin adet hurma çekirdeği vardı. O, “Nedir bunlar, Ey Huyey’in kızı? Diye sordu. Ben: “ Onlarla tesbih çekiyorum” dedim. O,

“Senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbih ettim” buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın Resulu! Onları bana da öğret!” dedim. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:

“Subhanellahı adede ma haleke min şeyin” “ Allah’ı yarattığı şeyler adedince tesbih ederim” buyurdu. Tirmizi, 3563; Hakim,1/547; Taberani.

9-Ebu Davut, Tirmizi, Nesai, İbn Mace, İbn Hibban ve Hakim, Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) dan rivayetle: “ Sa’d ve Nebi (sav) bir bayanın yanına girmişler, bayanın önünde hurma çekirdekleri yahut küçük taşlar vardı. Onlarla tespih ediyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav): “ Bundan daha efdal olanı sana haber vereyim mi? “ buyurdu…” Ebu Davut, (1500), Tirmizi, (3577), İbn Hibban, (837), Hakim (1,548).

10-Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete nazaran, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v), tesbihi parmaklarıyla çekerdi.” (Tirmizi, Daavât: 72, (3486); Nesâî, Sehv: 17; İbn Mâce, İkamet-üs Salât: 27)

11-“Allah’u Teâlâ yanında derecesi yüksek olanlar, Allah’u Teâlâ Hazretlerini çok zikreden bayan ve erkeklerdir.” ( Sahîh-i Müslim, Cild 8, Hadîs No: 4 (2676), s. 163; Sûre-i Ahzab, Ayet 35.)

12- Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim yatağına pak (abdestli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse gecenin rastgele bir saatinde uyanıp da Allah’tan dünya yahut âhiret hayırlarından bir şey isterse Allah Teâlâ, istediğini kesinlikle ona verir.” Tirmizî, Daavât 100, (3525).

13-Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir süre yürür ve bu esnada Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” Ebû Dâvud, Edeb 31, (4856), 107, (5059); Tirmizî, Daavât 8, (3377); Hadisin metni Ebû Dâvud’a aittir.

14-Sa’d’ın kölesi Hâkim ibn Deylemi’ den, “ Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) nın, “Taşlarla tesbih ettiği” ni rivayet etmiştir.” İbn Sa’d, Tabakat, (III, 76).

15-Cabir (ra), Fatima binti Hüseyn b. Ali (ra) dan rivayet ederek şöyle demiştir. “O (Fatıma), düğüm atılmış bir ip ile tesbih ederdi.” İbn Sa’d, Tabakat, (VIII, 468).

16-Nuaym b. Muhriz, İbn Ebi Hureyre (ra)den, O, dedesi Ebu Hüreyre’den şöyle rivayet etmiştir: “Ebu Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbih çektikçe uyumazdı.” Hilyetü’l-Evliya, 1,468. (Seyyid Ali Hoşafçı).

17- “Ebu’d-Derda (ra) nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı. Sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbih ederdi.” Ahmet b. Hanbel, Zühd,175.

18-“Bana, Tufave’den bir pir şöyle söyledi: “Medine’de Ebu Hureyre (ra) ya konuk oldum. Ben, konuk yüzünden ondan daha çok ve daha kuvvetli kol ve ayak sıvayan (misafire hizmet eden) bir adam görmedim. (O adam şöyle dedi): “Bir gün onun huzurundayken, o, sedirin üstündeydi. Beraberinde, içinde taşların veyahut hurma çekirdeklerinin bulunduğu bir kese vardı. Aşağı tarafında da siyah bir cariye vardı. O, bu taşlarla tesbih çekiyordu. Tesbih çekmeyi bitirince keseyi cariyeye attı. O da onları toplayıp keseye koydu ve Ebu Hureyre’ye geri verdi…” Ebu Davut, Es-Sünen (2174).

19-“Ey âdemoğlu! Ben kulumun zannında, kendimleyim. Halbuki Beni andığı an onunlayım. Beni tek başına zikrederse, onu Zatımda Rahmetimle anarım. Beni bir toplulukta anarsa, Ben de onu daha iyi bir toplulukta anarım. Ey Âdemoğlu! Beni lakin Benden diğerini unutan zikreder. Diğerini unutarak Beni zikret ki, ortadaki perdeyi açarak seni anayım. Beni dilinle an ki, seni isteğimle anayım. Beni kalbinle an ki, seni Bana kavuşturarak anayım, Beni küçülerek an ki, seni üstün kılarak anayım. Beni bollukta an ki, seni darlıkta anayım. Beni çaba ile an ki, seni müşahede ile anayım. Beni kulca an ki, seni Rab’ca anayım. Beni üzücü ile an ki, seni Beka ile anayım. Ey âdemoğlu! Beni unutuyor ve oburunu hatırlıyorsun daima. Beni zikreden iyi bir lisanla ikram olunmuşken kalbin oburuyla meşgul. Şayet Beni bilseydin benden diğerini anmazdın. Ey âdemoğlu! Beni zikretmekle şükretmiş, Beni unutmakla küfretmiş olursun. Ey âdemoğlu! Zikrimle nimet bul ve Benimle ferahla. Ey âdemoğlu! Kulumda benim zikrim galip durumda olunca; o Bana, Ben de ona âşık olurum. Ey âdemoğlu Kim benim zikrimle meşgul olursa, ona Benden isteyenlere verdiğimden daha üstününü veririm.”

20-“Ben kulumun Beni zikrettiği üzereyim. Kulum Beni zikrederse onunla bir arada olurum. Kulum Beni içinden ve gizlice zikrederse Ben de onu içimden ve gizlice zikrederim. Kulum Beni halk ve topluluk içinde zikrederse Ben de onu daha güzel bir topluluk içinde zikrederim. Kulum Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim”. Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 1.